Powered By Blogger

21 Mayıs 2015 Perşembe

61) EYVAH EYVAH (2010)

Yönetmen Hakan Algül
Senaryo Ata Demirer,
Görüntü Yönetmeni Gökhan Atılmış,
Müzik Serkan Çağrı, Fahir Atakoğlu
Yapım BKM Film / Necati Akpınar


Ses Danışmanı : Ulaş Ağce, Kurgu: Mustafa Gökçen, Sanat Yönetmeni: Tural Polat, Kostüm Tasarım: Funda Büyüktunalıoğlu, Uygulayıcı Yapımcı: Arda Erkmen, Yönetmen Yardımcıları: Burcu Alptekin, Oğuz Uydu, Tuğçe Koçyiğit, Devamlılık Yazmanı: Melda Özvanlıgil, Saç, Makyaj: Neriman Kardeş, Karakter Tasarım: Suzan Kardeş, Ses Tasarım: Boris Trayanov, Cast Direktörü: Hande Aytar, Kostüm: Funda Büyüktunalıoğlu, Ses: Boris Tratanov, 1. Yönetmen Yardımcısı: Ayça Algül, Yapım Amiri: Cüneyt Apaydın, Kamera Operatörü: Ercan Yılmaz, Kamera Asistanları: Yalçın Avcı, Gül Bursa, Hande Cicibaşoğlu, Kuaför: Mustafa Gümüş, Işık Şefi: Kadir Yazıcı, Işık Teknisyenleri: Bülent Sancaklı, Süleyman Öztürk, Ercan Altıparmak, Burak Yılmaz, Set Amiri: Bedrettin Kilci, Set Teknisyenleri: Kemal Şahin, Ahmet Kerimoğlu, Mehmet Umut Öztorun, Durmuş Koçyiğit


Oyuncular: Ata Demirer (Hüseyin), Demet Akbağ (Firuzan), Özge Borak (Müjgan), Salih Kalyon (Halil Dede), Tanju Tuncel (Hatçe Nine), Tarık Ünlüoğlu (Edremit), Ayşe Nil Şamlıoğlu (Necla), Meray Ülgen (Ali Rıza), Selçuk Uluergüven, Şener Kökkaya (Belediye Başkanı Çetin Yıldırımateş), Bican Günalan (Ramiz), Teoman Kumbaracıbaşı (İspanyol), Murat Serezli (Dr.Faruk), Şehsuvar Aktaş ( (İrfan), Hande Dane (Sema), Caner Alkaya, Okan Çabalar (Berber Murat), Alican Yücesoy (İbrahim), Rafi Emeksiz (Şaban Dayı), Kahraman Sivri (Sahil Güv. Kom), Hamdi Alp (Ali), Neslihan Aka, (Kadriye), Kara-bacak Kadriye, Serkan Çağrı, Beyazıt Öztürk (Müzisyen), Özkan Çınarlı (Sabri), Faruk Akgören (POsman), Hakan Turutoğlu (Jandarma Komutanı), Deniz Boyner (DJ), Merve Atılmış, Ender Serin,


Konu: Serinin birinci filminde, babası Ali Rıza Şeker’i bulan Hüseyin için artık halledilmesi gereken tek bir şey kalmıştır; o da Geyikli’deki sevdalısı hemşire Müjgan’a kavuşmak ve Firuzan ablasının hediye ettiği yüzüğü verip Müjgan’ın kalbini kazanma Can dostu Firuzan ablası, babası Ali Rıza Şeker ve terzi Ramiz ile beraber Geyikli’ye yola çıkan Hüseyin, bu serüvende de hayatının Eyyvah Eyvah zamanlarını Firuzan ile paylaşacak. Babası Ali Rıza Şeker ve dostu Firuzan’la birlikte Müjgan’a koşan Hüseyin’i bu filmde de ilk filmdeki gibi birçok sürpriz beklemektedir.


Hüseyin’in yolunu gözleyen dedesi ve ninesinin, yıllar sonra çıkıp gelen baba Ali Rıza Şeker’in ve diğer kahramanlarınyeni hikâyesini bize yine klarnet anlatacak.


ÖDÜL


16. Sadri Alışık Ödülleri (25 Ni-san 2011)
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Komedi) Özge Borak4


TRAKYALI ŞREK İŞ BAŞINDA
TV dizisi estetiğiyle çekilen vasat bir durum komedisi olmasına karşın, belli ki yerel motifleri iyi kullanan iki karakteriyle güldürebilen bir seri olarak anılacak ileride ‘Eyyvah Eyvah’. Ancak burada Ata Demirer ile Demet Akbağ’ın oyunculuk gücü ile onları yaratan Demirer’in kalemi, sadece bu noktaya sıkışıyor. Bu sebeple de “Eyyvah Eyvah 2”, ilk filmdeki samimi dokuyu; devamlılık hataları, olay örgüsü kurma beceriksizliği ve yabancı filmlerden yapıştırma esprilerle dağıtıyor. Böyle olunca da yine eğlence kat sayısı yüksek, ancak ilkinin gerisinde kalan bir filmle yüzleşiyoruz.


Esasen bir dizi yönetmeni olsa da 2004’te “Döngel Karhanesi” ile sinemaya giren Hakan Algül, ilginçtir beyaz perdede de zamanla izleyici simsarı haline geldi. Merkezindeki iki karakter ile sürükleyen bir komedi anlayışı
Öyle ki burada Türkiye’nin bir alegorisini sunan Ata Demirer’in yarattığı ‘Hüseyin Badem’ ve ‘Firuzan’ karakterleri, kültürel açıdan güldürüp ulusal zihnimize seslenmeyi beceriyorlar. Biri taşradan büyük şehre gelen bestecimüzisyen mantığının, diğeri isepavyonda iş bulan körelmiş şarkıcı tiple-mesinin karşılığı. Bunların ışığında ortaya çıkan üç boyutlu karakterlerin ‘alaycı’ tavırları da gerçek bir senaryo başarısıyla seyirciye yansıyor.


Aslında “Eyyvah Eyvah” serisinin en dişe dokunur tarafı bu. Üç boyutlu komedi karakterleri yazabilme becerisi ve bunları ‘karakter oyunculuğu’ yapabilecek oyunculara teslim etmesi. Ancak elbet-te el attığı ‘durum komedisi’ alanının bir de gerçek anlamda akıcı olan ve iyi ayarlanan bir mizansen bütünlüğüne ihtiyacı var. İlk filmdeki vasat TV dizi estetiği, burada aceleye gelmiş mizansenlerle dağılıyor


Bu noktada da Hakan Algül’ün TV dizi estetiğini yedinci sanata yerli sinemada çokça gördüğümüz şekilde getirmesi, bu tiplemeler dışında bir kazanç olarak dönmüyor izleyiciye. Doğrusunu söyle-mek gerekirse ilk filmin sorunu da bu gramersizlik problemi idi. Her şeyin dizi seviyesinde kalmasıydı. Ancak onun da kendi içinde bir tutarlılığı vardı.


Burada ise serinin ilk ayağının ‘Şehre gelen taşra çocuğunun oraya alışma çabası’ durumunun yerine ‘Gediklili genç müzisyenin aşkını itiraf etme sorunsalı’ durumu geçiyor. Aslında bura-da yaratılmak istenilenin başarıya ulaştı-rılması bir tarafa, sahnelerin daha bir skeç kıvamına gelmesi, olay örgüsü oluşturulma probleminin baş göstermesi ve kimi yerlerde devamlılık sıkıntıları yaşanması mizahtan bile çalıyor. Bu durum da TV dizisi dokusunun dahi çökmesine yol açıyor.


Amerikan sinemasından yapıştırma espriler ve sahneler geriye götürmüş
Yine de doğal ve kültürel öğelere gülebilirken de bu sefer birinci Recep İvedik filminde gördüğümüz araya ‘Hollywood’un eğlenceli filmlerinden parçalar sokma’ güdüsü devreyegiriyor. Öyle ki “Ah Mary Vah Mary”nin (“There’s Something About Mary”, 1998) o meşhur diriltilmek istenilen köpek esprisi, Antonio Banderas kılıklı yakışıklı bir genç, “Şrek” (“Shrek”, 2001) esprisi derken sonlara doğru gelen ‘denizaltı kaosu’ ile birlikte gerçek anlamda Türk işi olduklarına inanamadığımız öğelere tutsak oluyor.


Bu sebeple de filmin Türkiye’de İspanyol asıllı bir gitaristin, Amerikan donanmasını andıran bir askeri ekibin veya rehine alma becerisine sahip bir suç çetesinin bulunacağına inanması, daha çok ‘Amerikan sinemasından yapıştırma’ bir dokuya meyletmesine yol açıyor. Böylece ilk filmin samimiyeti ve karakterler odaklı akışı da bir süre sonra kayboluyor. Anlayacağınız belki burada bir ‘iki kafa-dar filmi’ (buddy movie) için gerekli malzeme hala var ve Hüseyin ile Firuzan’ın maceraları önümüzdeki yıllarda devam edebilir. Ancak bu ikinci filmdeki ‘nihai son’a da güvenerek, ‘Eyyvah Eyvah’ın uzatmalarını sinema perdesinde değil de TV ekranında oynayacağını söyleyebiliriz. Zaten proje de o formata daha uygun. (Kerem Akça, haberturk.com internet sitesinde yayımlanmıştır.)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder