
Görüntü Yönetmeni Hüseyin Özşahin Müzik: Melih Kibar Yapım: Arzu Film/Nahit Ataman
Eser:
Rıfat Ilgaz, Sanat
Yönetmeni: Hasan Nurdan, Yapım Yönetmeni: Yılmaz Kanat, Yapım
Sorumlusu: Nezih Tunar, 1. Yönetmen Yrd.: Sami Güçlü, 2. Yön.
Yrd.: Ergun Sözen, 3. Yön. Yrd.: Orhan Topçuoğlu, Kamera
Asistanı: Galip Kızılova, Negatif Kurgu: Mahmut Eskici,
Laboratuvar Şefi: Hasan Örnek, Laboratuvar: İsmet Karslı, Abdullah
Akdeniz, Selahattin Kaya, Renk Düzenleme: Türker Vatan, Işık Şefi: Yusuf
Tümen, Ses Kayıut: Necip , Prodüksiyon Amiri: Naci Duru, Set
Amiri: Ekrem Ülgey, Kurgu: İsmail kalkan, Set Ekibi: Halil
Dede, Taci Erşan, Rauf Öztürk, Seslendirme Yönetmeni: Abdurrahman Palay,
Oyuncular:
Kemal Sunal (İnek
Şaban), Adile Naşit (Hafize Ana), Halit Akçatepe (Güdük Necmi), Taık Akan
(Damat Ferit), Münir Ozkul (Kel Mahmut), Muharrem Gürses (Müdür), Feridun Şavlı
(Domdom), Sıtkı Akçatepe (Paşa Nuri), Cem Gürdap (Tulum Hayri), Akil Öztuna
(Akil Hoca), Kemal Ergüvenç (Kemal Hoca), Tuncay Akça (Bacaksız), Ayşen Gruda
(Yarışma sunucusu), Ergin Orbey (Hüseyin Şevki Topuz), Ahmet Arıman (Hayta
İsmail), Ertuğrul Bilda (Kül Yutmaz), Talat Dumanlı (Sıtkı Hoca), Hayri Karabey
(Rıza Hoca), Cengiz Nezir (Bozum Cahit), Bülent İğdiroğlu (Kalem
Şakir), Hakkı karadayı (Veysel Efendi), Ekrem Dümer (Doktor Bekir), Bilge Zobu
(beden eğitimi öğr), Dilaver Gür, Faruk Savlı, Talat Gözbak, Selim Naşit, Ekrem
Ülgey, Taci Erşan, Halil Dede, Tuncay Akça, Ali Eraslan
Eğilmez
bu seriden Hababam Sınıfı (1975), Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı (1975), Hababam
Sınıfı Uyanıyor (1975), Hababam Sınıfı Tatilde (1977), Hababam Sınıfı Güle Güle
(1981) filmlerini yapar. Daha sonra aynı tiplere ve esprilere dayanan seri
başka yönetmenler tarafında da sürdürülür Son olarak 2005'te Arzu Film ekolünün
temsilcilerin-den Kartal Tibet tarafından yapılan Hababam Sınıfı Askerde (2.5
milyon se-yirci) ile Hababam Sınıfı Merhaba (1.8 milyon seyirci) Türk
sinemasının tüm zamanlarının en fazla seyirci toplayan ilk on filmi arasına
girer.
Hababam
Sınıfı serisinin genelde, birbirlerine gevşek bir şekilde bağlı, skeç ve
olaycıklarından ibaret bir düz çizgi izlemesine karşılık büyük bir ilgi
görmesi, durum komedisi ile tip komedisini, güldürü ile ağlatıyı ya da espri
ile duygusallığı birbirlerine koşut bir şekilde iç içe sunmasından gelir.
Kalabalık ve ünlü oyuncular topluluğunun nostaljik tatları da beraberinde
getiren çocuksu ve duygusal serüvenlerinin herkesin yaşamında yer edinen kimi
anılarla örtüşmesi, bu serinin sevilmesinin ana nedenini oluşturur. Bu filmler
tüm sevimliliğine ve ilgi görmesine karşılık, ne yazık ki Türkiye'nin bilinen
ve var olan eğitim sistemine (özel okul gerçeğine, öğrenci-öğretmen ilişkisine)
radikal ve toplumsal bir eleştiri getirmediği gibi, gereğinden fazla abartılı
anlatımıyla da bu olgunun acı ve karamsar mizahını pek inandırıcı ve gerçek bir
biçimde yansıtamaz.
Hababam
Serisi, başta Kemal Sunal, Şener Şen, Münir Özkul, Adile Naşit, Halit Akçatepe
gibi oyuncuların ününü pekiştirdiği gibi, daha sonraki yıllarda Melih Kibar'ın
yaptığı müziği de bir bakıma mitleştirir. (www.europeanfilmfestival.com
”)
► Piyasanın tam bir
"bunalım" içinde olduğu, hiçbir filmin, hiçbir star oyuncunun
sinemaları doldurmayı başaramadığı, filmlerin kara kara düşünmekte olduğu,
şirketlerin iflas, sinemaların kapanma söylentilerinin bir biri ardına
yapıldığı bir dönemde, hem de mevsim sonuna rastlayan bir filmin Türk
sinemasının şimdiye dek bildiği tüm hasılat rekorlarını altüst edişi, onbir
sinemada ikinci haftaya girdikten sonra bunların üçünde, üçüncü haftasına
geçmesi… "Hababam Sınıfı" bu açılardan, kuşkusuz bir "ticari
başarıdır ve yalnız şirketine değil, pıyasaya da moral aşısı yapan bir olay olarak,
ele alınmağa değer …
..
"Star" oyuncularla yeni tipler arasında kurduğu denge başarılı
...

Ancak,
Eğilmez'in, okul sıralarından geçmiş veya okul sıralarında evladı, kardeşi,
yakını olanların ilgi birikimi dolayısıyla hazır bir seyircisi olan filmi
gerçekleştirirken gösterdiği iş bilirlik yanında, kuşkusuz eleştirilmesi
gerekli olan çok yanı da var. Eğilmez, gerçi sinemanın getirdiği olanakları
esere daha geniş boyutlar katmada başarıyla kullanıyor üzellikle, bir-kaç yıl
önceki tiyatro sahnesine uygulanan "Hababam Sınıfı"nın sahnedeki çok
sınırlı tiplemesi ve mekan kısıtlığı yanında, sinemanın ayan tajları söz
götürmez bile. Ancak, Eğilmez'in tüm başarısı yüzeysel ve biçimsel kalıyor. Öze
ilişkin hemen hiçbir çaba gözükmüyor. Öncelikle, Eğilmez tiplemelerde
gösterdiği başarıyı çok sınırlı biçimde kullanıyor. Kahramanlarımızın yalnızca
güldürü ögesini oluşturan "matrak" yanlarını görüyoruz. Bu görünüşün
ardındaki gerçek kişilikler, ilk gençliğin sorunları, hoca işletmek, kopya
çekmek, dalga geçmek davranışlarının dışında kalan ve asıl kişiliği oluşturan
tüm öğeler, ayrıntılar, Eğilmez'in filminde yok ... Bu kişilikler birer kalıp,
birer gölge gibi kalıyor. Eğilmez'in çağdaş bir karagöz perdesi gibi saydığı ve
o kalıplar içinde başarıyla yarattığı, ama yaşamayan, derinliği, eti canı
olmayan gölgeler... "Damat Ferit"in aile sorunlarının, evli
olmasının, çocuğunun ortaya çıkması ise, bu derinlik boyutu yönünde bir çaba
değil, yalnızca entrika gelişimi yönünde bir öge olarak kalıyor..
Aynı
boyutsuzluk, özellikle filmin idealize kahramanı olan Mahmut öğretmen için de
söylenebilir. Eğilmez, Mahmut öğretmeni (özellikle kendi eklediği finalle)
filmin baş kişisi yapıyor. İyi, güzel ama Mahmut öğretmenin davranışları, soyut
bir "iyilik" taşımaktan öteye gitmiyor. Mahmut öğretmen, okulda var
olmayan disiplini kurmaya çalışıyor, gereğinde de cebinden para vererek,
sertliğinin gerisinde öğrencilerini nasıl sevdiğini gösteriyor. Ama bu soyut
insancıllık, öğrencileri gerçekten "iyi yol"a yöneltmek için yeterli
mi? Mahmut öğretmenin hiçbir fikri yapısına, hiçbir yaşam felsefesine,
(idealist çerçeve içinde bile olsa), hiçbir düşüncesine, görüşüne rastlamıyoruz
filmde (veya senaryoda). Hiçbir düşünce, ilke, yaşam karşısında, hiçbir temel
davranış biçimi önermiyor öğrencilerine Mahmut öğretmen ... Yalnızca disipline
uymayı ve "iyi" olmayı öneriyor. Yeterli mi, geçerli mi bu?
Zaten,
Eğilmez'in genel olarak da, öyküyü bugüne getirmek, güncel, giderek çağdaş bir
mesaj vermek için hiçbir çaba gösterdiği söylenemez. "Hababam
Sınıfı"nın hoca işletmek ve gün geçirmekten başka bir şey düşünmeyen öğrencileri
bugün hala aynen var mı? Toplumun her kesimindeki son 10,15 yıldaki
bilinçlenmenin öğrenci kesimine de nasıl yansıdığını olaylardan, gazetelerden,
TV'de gençlerin katıldığı forumlardan öğrenmeyen kaldı mı? Eğilmez, konuyu
bugüne dek getirmede, yalnızca Boğaz Köprüsünün görüntülerini, Euravision
şarkılarını, Hümeyra'nın "Sessiz Gemi'sini kullanmış. Hata etmiş. Bu
biçimsel bugüne getiriş, öze ilişkin, değişimleri de birlikte getirmeliydi
çünkü. Yoksa "Hababam Sınıfı'nın yazıldığı yıllarda, toplumumuzun son
yıllardaki değişiminin, bilinçlenmesinin gerisinde bırakmak çok daha iyi ve
akıllıca olurdu.
İşte
"Hababam Sınıfı"nın, birçok sorunu yenerek becerikli, iş bilir
sinemalaştırılması olayının ötesinde düşündürdükleri de bunlar... Eğilmez'in
artık her kesin kabul ettiği sinema bilgisi ve becerisini, daha iyi düşünülmüş,
daha çok sorumluluk taşıyan filmlerde ortaya koymasını beklemek hakkımızdır
...”Atilla Dorsay, “Sinemamızın Umut Yılları”
Filmi Full İzleyin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder