Powered By Blogger

21 Mayıs 2015 Perşembe

52) ÇALGI ÇENGİ (2011)

Senaryo ve Yönetmen Selçuk Aydemir
Görüntü Yönetmeni Gökmen Tosun
Müzik Mehmet Erdem, Alper Atakan
Yapımcı Salih Özsarı


Kurgu: Evren Çan, Sanat Yönetmeni: Hande Ocak,  Yapım Koordinatörü: Pınar Güngören, Yardımcı Yönetmen: Vedat Uyar, Reji Yrd: Nazlı Sultan Kesici, 1. Kamera Asistanı: Cengizhan Cebeci, 2. Kamera Asistanı: Murat Erşahin, Focus Puller: Armağan Gündüz, Steadycam Operatörü: Volkan Kulak, İsmail Kara , Jimmy-Jib Asistanı: Vedat Algür, Fatih Gündüz, Işık Şefi: Oruç Demir, Işık: Mustafa Bayraktar, Adem Başkurt, Kayhan Şen, Kostüm Sorumlusu: Fatoş Özdoğan, Makyaj Kuaför Yıldız Özdemir, Ses Teknik Koordinatörü: Bayram Karaman, Ses Kayıt: Onur Özgür Arıcı, Çağdaş Karagöz , Ses Tasarım & Final Miks: Çağrı Ayyıldız, Foley Artist: Ali Ören, Re-Recording Mikser: Çağrı Ayyıldız, Boom Operatörü: Furkan Atlı, Prodüksiyon Amiri: Salih Özsarı, Aziz Engin, Prodüksiyon Asistanı: Serhat Kurt, Erdem Arancıoğlu, Kerim Uzunbekiroğlu, Cüneyt Süleymanoğlu, Set Amiri: Yahya Duymaç, Caner Aksoy, Set Ekibi: Sezgin Oltulu, Volkan Kulak, Burak Tuncel, Ofis Çalışanı: Mustafa Borçin, Genco Özak, Muharrem Özden, Ulaşım: İsmail Çelik, Ataner Balaban, Fatih Karahan,


Oyuncular Murat Cemcir (Salih), Ahmet Kural (Gürkan), Erdal Tosun (Nihat), Hazal Kaya (Kapıdan Bakan Kız), Bora Akkaş (Kapıdan Bakan Çocuk), Şinasi Yurtsever (Nakliyatçı ), Aykut Köseler (Güvenlik Görevlisi), Tuna Orhan (Mafya), Cahit Gök (Mafya), Berfu Öngören (Güvenlik Görevlisinin Karısı), Serap Önder (Şengül Teyze), Arif Erkin (Camideki Adam), Cüneyt Süleymanoğlu (İlahiyatçı ), Ceyhun Güneş (Nakliyatçı), Alper Kadayıfçı (Sivaslı İnşaat İşçisi),


Konu: Salih ve Gürkan, düğün, kına gecesi gibi organizasyonlarda müzisyenlik yaparak hayatını kazanan Ankaralı iki teyzeoğludur. Gürkan (daha solist ve jön fakat aynı zamanda klarnet icra eden) ve Salih (sesi ve fiziğiyle değil, her parçayı çalabilen piyano orguyla müzisyenlik peşinde) bir ikili olarak, sıraaltı bir organizatörün kendilerine pasladığı virane işlerle ekmek doğrultmaya çalışmaktadırlar. Teyzeoğulları, alışık oldukları üzere yine Bağcılar-Güneşli hattında bir yerlerde ve muhtemelen yer altındaki bir düğün salonuna doğru yola çıkarlar. Gittikleri yerde kendilerini karşılayan düğün sahibinin, hazırlanmaları için kendilerini evin kömürlüğüne bırakması, o güne kadar itilip kakılmaya alışmış kardeşler için bile ciddi hayal kırıklığıdır, fakat bu sefer kuliste davetsiz misafirleri olacaktır.


Aynı saatlerde, iki maföz tip, yakaladıkları banka güvenlik görevlisini gözdenuzak bir yerde sorgulamak üzere bu izbe mahalle köşesinde bulabildikleri en kuytu mekan olan kömürlüğe tıkmışlardır. Güvenlik görevlisinin dengesiz mafya elemanına diklenmesi sonucu öldürülmesi, kardeşlerin müzisyenlik hayatını kaydırır. Artık cesedi sahiplenmekle, kendi cesetlerini teslim etmek arasında bir seçim yapmak durumundadırlar. Maföz tipler vurdukları adamın cesedini sabaha dek ortadan kaybetmelerini isteyince, teyze oğulları en akıllıca fikir olarak ancak cesedi sırtlayıp eve götürmeyi bulurlar. Evlerinde bir cesetle ikamete başlayan teyze oğullarının bu misafirperverliği, cesedin kapalı kaldığı yerde fena halde sıkılması ile kısa sürecektir.


TEKRAR 'ÇAL'MA C.Y.
“Çalgı Çengi”, “Eyyvah Eyvah” sonrası artacağını düşündüğüm ‘müzisyen karakterli komedi’ eğiliminin kara komedi kolu olarak anılabilir belki. Yapımcılık koltuğunda Cem Yılmaz ismini görünce de ‘garanti’li olduğunu düşünebilirsiniz filmin. Ancak karşımızda ‘müzisyenlik mesleğini icra eden iki kafadarın eline bir ceset geçer’ cümlesini hikayeye veya olay örgüsüne dönüştüremeyen bir eser var. Aslında ‘film’ olarak düşünülmesi de çok doğru değil bunun. Sanki daha çok garipaksanla konuşan insanların sinema perdesini istila ettiği bir skeçler bütünü olarak anılabilir. Senaryosuzluk ve oyuncusuzluğun üzerine yönetmensizlik de eklendiğinde ise bu toplam oluşturuluyor. Bize de “Casablanca”daki o meşhur repliği bu duruma uyarlamaktan başka bir çare bırakmıyor: ‘Tekrar Çalma Cem Yılmaz’.


Cem Yılmaz, Yılmaz Erdoğan, Şahan Gökbakar, Mahsun Kırmızıgül, Özcan Deniz gibi farklı sektörlerden isimlerin sinemaya girip para aktarmaları aslında olumlu bir şey. Eğer bir ‘bilinç’ ile birlikte projeler üretilirse sektöre daha yoğun bir para akışı sağlanmasının ve projelerin artmasının devamında sektörel ayaklanmanın hızlanacağı söylenebilir. Boyut Film ve BKM Film ise ülkemizde şimdilik bu duruma öncülük eden yapımcı şirketler gibi gözüküyor.
Keşke Cenk-Erdem gibi tanınan bir TV ikilisi olsaymış


Ancak Cmylmz Fikir Sanat’ın da böylesi bir eğilimde bulunmasını ilk bakışta olumlu karşılasak da insan bu kadar yatırıma en azından bir prodüksiyon kalitesi arıyor. Zira “Çalgı Çengi”, yönetmenlik sanatından bihaber, oyuncuların perdede rastgele dolaştığı, garip aksanlı karakterlerin koşuşturduğu, skeçlerden oluşan ve hikaye anlatma denen şeyi basit şeylere indirgeyen bir eser. Açılış jeneriğindeki ‘resimli roman’ girişi ise filmin bir hayli üzerinde. Üstüne üstlük onun sayfalarındaki geçişlerin ‘kara komedi iskeletindeki skeçlere alan açtığı söylenebilir. Anlatısız anlatısı da böylesine sabit bir mantıkla işliyor zaten. Murat Cemcir ve Ahmet Kural gibi bir ikili oluşturulmasından ziyade, Cenk-Erdem gibi kendilerini TV’de kanıtlayan ikili mizahçılardan birinin seçilmesi “Çalgı Çengi”nin lehine olurmuş, o konuda herhangi bir şüphemiz yok.


Yapay aksan yapan garip karakterlerin perdeyi istila etmesi mi demeli? Eldeki eser ise bu haliyle fazlasıyla “Eyyvah Eyvah”ın (2010) iş yapmasıyla birlikte devreye giren ‘sakar müzisyen’ triplerinden etkilenmiş gibi duruyor. Ancak ne kara komedi iskeletindeki ceset taşıma hikayesinin, ne de hikaye anlatma güdüsünü görebiliyoruz. Aksine garip karakterlerin etrafta yapay aksan yaparak (Ankara aksanı) koşuşturduğu, tiyatro sahnelerinde oyunculuk yapma güdüsü aşılayan, bunu yaparken de hikaye kurgusunu bölmesini bilmediği için ‘hikaye’siz duran bir eser var. “Çalgı Çengi” için film demeye bile bin şahit ister. Kötü bir film değil de, ülkemizin sektörel açılımında izlemeye alıştığımız ‘çöp güldürülerinden biri zira bu. Böylece son dönemde gördüğümüz “Günah Keçisi” (2010) ve “Kutsal Damacana Dracoola” (2010) gibi en azından alanına hakim denemelerin dahi çok gerisinde kalıyor. Tuluat tiyatrosu ya da TV şovu olarak sunulsa bile bu kadroyla kendini kurtaramayacak bir proje bu. Yani hiçbir platforma uygun değil. Yeteneksiz ve rollerine uyumsuz oyuncuların varlığı da bu durumu uçurumdan aşağı sürükleyen ana etkenler olmuşbelli ki. Yönetmen Aydemir’in en basitinden açıkarşı tekniği ile sonuç alma arzusunun ise ‘genel planorta plan’ arasında gidip geleceğim’ derken bunu yapaylaştırmasına yol açtığı gözlemlenebiliyor. Böylece herhangi bir anlatı stilini bünyesine alamayan “Çalgı Çengi”, nasıl başarıldıysa popüler sinemanın genel geçer kalıplarını bile uygulayamaz hale getirilebilmiş. (Kerem Akça, haberturk.com internet sitesinde yayımlanmıştır.)

https://www.youtube.com/watch?v=swe6cSXmVpM

filmi izle

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder