Yönetmen Nuri Bilge Ceylan
Senaryo Ebru Ceylan, Nuri Bilge Ceylan
Görüntü Yönetmeni Gökhan Tiryaki
Yapım: Zeyno Film/Zeynep Özbatur
Almanya, Fransa, Türkiye Ortak yapımı
Ortak Yapımcı: Müge Kolat, Muzaffer Yıldırım, Uygulayıcı Yapımcı: Sezgi Üstün
Kurgu: Nuri Bilge Ceylan , Bora Gökşingöl , Sanat Yönetmeni: Gamze Kuş, Yardımcı Yönetmen: Özgür Sevimli, Focus Puller: Serkan Gülgüler, Ses Tasarım: Andreas Mücke-Niesytka
Oyuncular: Haluk Bilginer (Aydın), Melisa Sözen (Nihal), Demet Akbağ (Necla), Ayberk Pekcan , Serhat Kılıç (Hamdi), Nejat İşler , (İsmail), Tamer Levent, Nadir Sarıbacak, Emirhan Doruktutan (İlyas), Mehmet Ali Nuroğlu , Ekrem İlhan, Rabia Özel , Ali Kocaaslan , Gamze Kuş, Özcan Görürgöz
- See more at: http://sinematurk.com/film/49336-kis-uykusu/#sthash.akMRN1I7.dpuf
Senaryo Ebru Ceylan, Nuri Bilge Ceylan
Görüntü Yönetmeni Gökhan Tiryaki
Yapım: Zeyno Film/Zeynep Özbatur
Almanya, Fransa, Türkiye Ortak yapımı
Ortak Yapımcı: Müge Kolat, Muzaffer Yıldırım, Uygulayıcı Yapımcı: Sezgi Üstün
Kurgu: Nuri Bilge Ceylan , Bora Gökşingöl , Sanat Yönetmeni: Gamze Kuş, Yardımcı Yönetmen: Özgür Sevimli, Focus Puller: Serkan Gülgüler, Ses Tasarım: Andreas Mücke-Niesytka
Oyuncular: Haluk Bilginer (Aydın), Melisa Sözen (Nihal), Demet Akbağ (Necla), Ayberk Pekcan , Serhat Kılıç (Hamdi), Nejat İşler , (İsmail), Tamer Levent, Nadir Sarıbacak, Emirhan Doruktutan (İlyas), Mehmet Ali Nuroğlu , Ekrem İlhan, Rabia Özel , Ali Kocaaslan , Gamze Kuş, Özcan Görürgöz
ÖDÜL
Uluslararası
Sinema Eleştirmenleri Federasyonu (FIBRESCI), yönetmen Nuri Bilge Ceylan’ın,
67. Cannes Film Festivali’nde "Altın Palmiye’’ için yarışan ‘’Kış
Uykusu’’nu ‘’en başarılı film’’ olarak seçti. 23.5.2014
(*)
Nuri Bilge Ceylan’ın Altın Palmiyeli filmi Kış Uykusu yönetmene yakışacak
şekilde, bize tekrardan insanın ne olduğunu minimal bir üslupla, öylece akıp
giden bir 3 saat 16 dakika içinde anlatıyor. Anlatımı, sinematografisi ve
metaforlarıyla bir Bergman ve Tarkovski eseriyle kıyaslanabilecek filmin
Cannes’da aldığı övgünün boşuna olmadığını anlamak için, en yakın zamanda
salondaki koltuğunuzda yerinizi almalısınız.
Yönetmenin
auteur özelliklerinden biri olan Çehovvari karmaşık karakter anlatımı bu filmde
yakın kamera açıları, doğal diyaloglar, abartısız eylemler ve üstü kapalı bir
mizahla benimsenmiş. En son Bir Zamanlar Anadolu'da filminde gördüğümüz
kendiyle meşgul, çıkarcı insan tipolojisi bu filmde yerini vicdanıyla baş etme
yöntemleri geliştirmeye çalışan insan tipolojisine bırakıyor. İsim seçimi keşke
böyle olmasaydı dediğimiz Aydın (Haluk Bilginer) karakteri üzerinden anlatılan
hikayede sevgisiz bir evlilik, aydın romantisizmi, erkek gururu, feodal
hiyerarşi gibi yan temalar işleniyor.
Kapadokya’nın
sessiz ve bir o kadar da acımasız doğası filmdeki pasif agresif havayı harika
bir şekilde desteklemiş. Aydın, Nihal ve Necla üçlüsünün üstü kapalı bir
gerginlik içinde olan ilişkileri bu havanın temel noktası. Kendisinden bir
hayli genç karısı Nihal’i (Melisa Sözen) baskı altına alarak, kendi kontrolünde
varoluşunu sağlamaya çalışan otel sahibi Aydın, bir yandan yerel bir gazeteye
haftalık “memlekette yanlış giden şeyler” tadında yazılar yazarken; bir yandan
da evlerini kaybetmemeye çalışan yoksulluk içindeki kiracılarıyla
uğraşmaktadır. Her ne kadar bu “aman canım”lık işi yardımcısına yüklemeye
çalışsa da, bu yoksul insanlarla yüz göz olmak zorunda kalır. Karısı Nihal ise
bu kırsal yerde canını sıkmamak ve kendine ait bir mekan yaratmak adına çevre
okullara yardım komiteleri toplar ve kocasını bu mekanın dışında tutmaya
çalışır. Aydın’ın kardeşi Necla (Demet Akbağ) ise biten evliliğinin pişmanlığı
içinde, yalnızlığını dillendirmektedir.
Kısacası
Nuri Bilge Ceylan bir kez daha insanı en doğal ve yalnız haliyle önümüze sunar.
Karakterler birbirlerine yine oldukça uzaktır. Karı ve kocanın kendilerine ait
farklı odaları vardır; Aydın, Türkiye’de yoksulların yaşadığı yerlerdeki
mimarinin çirkinliğinden ve ayak kokusundan dem vurur; Nihal, Aydın’ın kendisinden
bekleneni karşılayamadığını düşünür; “iyilik meleği” Nihal ise Aydın’ın kurs
yardımı düşüncesini yeterince aciliyeti olmadığı için küçümser. Zaten
ülkesindeki sorunlarla ilgili yazan Aydın da yaşadığı topluma hayli uzak bir
aydındır. Dürüstlük, ahlak ve çalışkanlık üzerinden gerçeklere ışık tuttuğunu
düşünmektedir. Işık tuttuğu şey ise; yoksullukla cebelleştiği için yüz göz
olmak zorunda kaldığı imamın, Türkiye’deki boş laflar sarf eden ve kendini
geliştirmeyen bir yığın imamdan biri olduğunu vurgulamaktan ötesi
değildir.
İşte
günümüzün aydın patolojisi de budur: inananı, inanmayanı, yoksulu, çirkini
eleştiren aydın; krallığında oturup bilgisayarının başında “ahkam kesmekten”
başka hiçbir şey yapmaz. Öyle ki yardım kampanyası düzenlemeyi düşündüğü köye
yolda giderken rastladığında, köye öylesine, kısa bir bakış atar ve yoluna
devam eder. İşte vicdan ve iyilik dediğimiz şeyler bu kadar basit bir eylemden
ibarettir.
Nuri
Bilge’nin kadın karakterleri yeterinde alt yapılandıramıyor oluşu bu filmde de
söz konusu. Burada bahsettiğim bir feminist dramaturjinin zorunluluğu değil
elbette; filmin Aydın karakteri üzerinden anlatıldığı da zaten aşikar. Fakat
Necla ve Nihal’i bu mekana bağlayan temel meseleyi bir türlü idrak edemiyoruz.
Aydın’ın bu kadınlarla yaşadığı uzun sahnelerden oluşan iki farklı karşılaşma
var. Bu karşılaşmaların akıcı ve doğal –fakat bazen küt- diyaloglarla sürmesine
rağmen, kadın karakterlerin bağımlı ve aciz olma nedenleri güçlü bir şekilde
sergilenmiyor. Kadın karakter yazma konusunda sıkıntılar yaşadığını bildiğimiz
yönetmen burada neyse ki çok iyi yaptığı bir işi araya sokuyor: metaforik
anlatım. İşkence edilerek sahibine sadık ve bağımlı hale getirilen at, burada
aslında karısı Nihal’i –belki de Necla’yı- temsil etmekte. Fakat Aydın atı
özgür bırakırken, Nihal’i kontrol altında tutmaya devam ediyor.
Kış
Uykusu’nun Altın Palmiye’yi neden hak ettiğini anlamak çok da zor değil.
Uzak’tan bu yana Türk Sineması’nın en güçlü seslerinden biri olagelen Ceylan,
bu filmiyle ise sinemamızda bir dönüm noktasının habercisi. (Tomris Özge
Gökşen)
Kış
Uykusu filmi, eski bir tiyatro oyuncusu olan Aydın'ın, Anadolu
bozkırlarının ortasında, adeta bir kış uykusuna yatmış gibi görünen
ıssız bir mekânda, kendisiyle, hayalleriyle, sevdikleri ve taşrayla
kurduğu ve düşe kalka sürdürmeye çalıştığı ilişkilerini konu alıyor.
Karı-koca ve kardeşlik bağları da dahil her türlü insan ilişkisinin,
çaresizlik, hayal kırıklığı, önyargılar ve çıkışsızlıkla mühürlenmiş
olan o ağır kapısını aralıyor...
Künye |
||
Yönetmen | Nuri Bilge Ceylan | |
Senaryo | Anton Çehov , Ebru Ceylan , Nuri Bilge Ceylan | |
Yapımcı | Olivier Père , Rémi Burah , Zeynep Özbatur | |
Görüntü Yönetmeni | Gökhan Tiryaki | |
Vizyona Giriş Tarihi | 13 Haziran 2014 | |
Süre | 196 dk | |
Tür | Dram | |
Ülke | Almanya Fransa Türkiye |

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder